Ekrandan Sokaklara, Bağımlılığın Suça Açılan Kapısı

Günümüzde gazetelerin üçüncü sayfa haberleri, televizyon kanalları ve sosyal medya platformlarında sık sık karşımıza çıkıyor. Öyle ki, bu haberlere o kadar alıştık ki artık tepki vermez hale geldik. Son dönemde özellikle “X adlı ünlü uyuşturucuya özendirmekten tutuklandı” gibi başlıklar gündemimizi meşgul ediyor. Peki, gerçekten bu şarkılar, diziler ve filmler uyuşturucuya özendiriyor mu?
Sosyolojik gözlemlerden yola çıkarak bu soruya evet cevabı verebiliriz. Özellikle ergenlik çağındaki bireyler, popüler kültürdeki rol modelleri taklit etme eğilimindedir. Medya, bağımlılıkla ilgili içerikleri kimi zaman romantize ederek ya da sıradanlaştırarak sunuyor. Dijital platformlarda yer alan dizilerde uyuşturucu kullanımı genellikle lüks yaşam, eğlence ve özgürlükle ilişkilendirilerek gösteriliyor. Bu durum, madde kullanımının tehlikeli değil, "denenebilir" bir davranış gibi algılanmasına neden olabilir. Bağımlılığın olumsuz etkileri göz ardı edilerek bilinçaltımıza yanlış mesajlar işleniyor.
Yapılan araştırmalar, uyuşturucu kullanımının bireyleri suç işlemeye daha yatkın hale getirdiğini ortaya koyuyor. Uyuşturucu etkisi altındayken işlenen suçların çoğu, bireyin bilinçli karar alma yetisinin zayıfladığı anlarda gerçekleşiyor. Ayrıca, bağımlılık nedeniyle maddi kaynak bulma ihtiyacı, bireyi hırsızlık, gasp veya uyuşturucu ticareti gibi suçlara yöneltebiliyor. Bağımlılık, yalnızca bireyin sağlığını tehdit eden bir durum değil, aynı zamanda toplumsal güvenliği ve düzeni riske atan ciddi bir tehlikedir.
Sosyolojik açıdan bakıldığında, bağımlılık ve suç arasında çift yönlü bir ilişki olduğu görülüyor. Kimi zaman suç bağımlılığa yol açarken, kimi zaman bağımlılık suça zemin hazırlıyor. Bu döngü, özellikle genç bireylerde daha sık gözlemleniyor. Ekonomik yetersizlik, sosyal dışlanma ve gelecek kaygısı gibi unsurlar, bireyi hem madde kullanımına hem de suça yönelten baskı faktörleri haline geliyor. Bu noktada yapılması gereken, yalnızca bireyleri değil, toplumu da bu konuda bilinçlendirmek ve koruyucu-önleyici politikalar geliştirmektir.
Toplumsal suç döngüsünü kırmak için bağımlılıkla mücadele, yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir. Medya temsilinden eğitim politikalarına, sağlık hizmetlerinden hukuki düzenlemelere kadar çok yönlü bir mücadele hattı oluşturulmalıdır. Unutmayalım ki, suçun arkasında çoğu zaman çözülmemiş bir bağımlılık hikayesi yatmaktadır.
Eğitim ve Farkındalık Koordinatörü Selin TEKE